Hepimiz yaşamımız sürecinde birileri tarafından kırılmış,
üzülmüş, aldatılmış, hayal kırıklığına uğratılmış ya da incitilmişizdir. Bu
yaşadıklarımızın sonucunda da kızarız, öfkeleniriz, darılırız, kırılırız,
içimiz acır ya da gururumuz incinir. Hissettiğimiz bu duygular ne kadar yoğunsa
o kadar güçlü sabitleriz’’asla affetmeyeceğim’’
inancını içimizde.
‘’Ebediyen, sonsuza dek, ne bu dünyada ne ahirette’’
gibi sözcükler kendiliğinden dökülür dilimizden. Bu hissettiklerimizle atarız
bu zehrin tohumlarını yüreğimize, zihnimize. Kin ve nefret duygusuyla da beslenerek
adeta filizlenir içimizde.
Bu duygu durumunda ki birine ‘’hadi affet’’
derseniz inanın öfkeden çıldırtabilirsiniz. Yaptığınız bu teklif o anda
dünyanın en zor şeyi gibi gelir. Kin ve nefret girdabı bizi yuttukça daha da
besleriz bu ‘’zehirli filizi’ içimizde. Kendimizce bu şekilde hissederek
cezalandırırız tüm bunlara sebep olanı ya da olanları. Oysa asıl gerçek,
kişinin kendisini cezalandırmasından, kendisine işkence etmesinden başka bir
şey değildir. Bu durum, yaşamdan zevk
almayı, insanların iyi yanlarını görmeyi engeller. Bugün artık bilinen bir gerçek
de insanın ruh durumuyla sağlığı arasında çok kuvvetli bir bağ olduğu
bilgisidir. Bu konuda yapılan araştırmalar kişilerin bir olayı ya da bir insanı
affetmemesinin insan üzerinde psikolojik olarak çok ciddi bir baskı
oluşturduğunu göstermiştir. Bu baskı sonucunda da insanın bağışıklık
sisteminden kalp damar durumuna, sindirim sisteminden hormonal durumuna kadar
tüm metabolizmasının, tüm fizyolojisinin etkilendiği bilinmektedir.. Bu
satırlardan sonra sanıyorum konunun önemi daha bir anlam kazanıyor.
Biliyorum affetmek, affedebilmek hiç
kolay değildir ve belki de uzunca bir süreç ister. Bu çalışmayı önerdiğim
kişiler ilk etapta ciddi reaksiyon gösteririler, bu durumda ben affetmenin
içeriğinden, şimdi sizlere yazacaklarımdan bahsederim ve derim ki;
Affetmek yapılanı ONAYLAMAK asla
değildir.
Affetmek YAPILANI HAFİFE ALMAK asla
değildir,
Affetmek, YEDİĞİN KAZIĞI KABULLENMEK
asla değildir,
Affetmek YAPILANI UNUTMAYA ÇALIŞMAK asla
değildir,
Affetmek, AYNI HATALARIN TEKRARINA
İZİN VERMEK asla değildir,
Affetmek, O KİŞİYİ SEVMEYİ
DENEYİMLEMEK asla değildir,
Affetmek O KİŞİYİ YENİDEN HAYATINA
SOKMAYA ÇALIŞMAK asla değildir.
Affetmek, POLYANACILIK OYNAMAK ASLA
AMA asla değildir.
Affetmek, KAZIK YEMEYE HALEN DEVAM EDİYORSAN, BİRLİKTELİĞİNİ
SÜRDÜRMEYE ÇALIŞMAK, OLANLARI GÖRMEZDEN GELMEK asla değildir.
Affetmek, YANAĞINA BİR TOKAT YEMİŞSEN ÖBÜR YANAĞINI
ÇEVİRMEK asla değildir.
Affetmek SANA YAPILANLARI ARTIK HAKLI BULACAK YA DA
YAPANLARI SUÇSUZ GÖRECEKSİN DENMEK asla değildir.
AFFETMEK nedir derseniz? Affetmek
ruhsal bir iyileşmedir.
Affetmek kırgınlığın, küskünlüğün, nefretin hapishanesinden
özgürlüğe atılan adımdır.
Affetmek artık acıyı hissetmemektir.
Affetmek, geçmişten gelen olumsuz duygu yükünden, gece gündüz taşıdığın bu
kamburdan özgürleşmektir.
Olayı hatırlamak ama bizi tüketen, yiyip bitiren duygu deposunu yok
etmektir.
Affetmek
geçmişe takılı kalmaktan, yaşam enerjimizi geçmişe harcamaktan kurtulmaktır.
UNUTMAYIN!..
AFFETMEK GEÇMİŞİNİZİ DEĞİŞTİRMEZ AMA
GELECEĞİNİZİN ÖNÜNÜ AÇAR.
AFFETMEK, ÖZGÜRLEŞTİRİR, YÜCELTİR,
BAĞIŞLAYAN OLMANIN MÜKEMMELLİĞİNİ HİSSETTİRİR,
ONA HELALLİK VEREBİLME ERDEMİNE
ULAŞMANIN HAZZINI YAŞATIR, YARADANI HİSSETMENİN EN MÜKEMMEL YOLUDUR...
Affetmemek ise;
Şu muhteşem güzellikte ki rengarenk dünyayı
sadece zifiri karanlıkta görmektir.
Geceleri tavana gözlerini dikip
affedemediğin kişiyi resmetmek, bu şekilde geceyi zehir etmektir.
Geçmişini karartan kişinin ve
olayların bugününü hatta yarınını da mahvetmesine izin vermektir.
Affedememek bu kamburla gece gündüz
yaşamak demektir, hatta pembeyi siyaha çevirmektir.
Şimdi yeni bir pencere açın ve
bırakın anılarınız, acılarınız, hatıralarınız, kısacası geçmişiniz geçmişte
kalsın, mümkün olduğunca onlara yapacağınız ziyaretlerinizi kısa tutun ve
oralarda gezindiğinizi hissettiğiniz anda hemen şu ana gelin. Affederek yok
edin içinizdeki ‘’zehirli fidanları’’ve gelecek için içinizde sevgi tohumları
ekin her gün besleyin bu tohumları, bırakın fidan olsunlar. Sizde hayatınızın
bu şekilde nasıl değiştiğini, güzelleştiğini görün… hoş geldin deyin neşeye,
hazza, umuda, mutluluğa, huzura ve aşka.
Affedebilmenin erdemine ulaşmanız
dileğiyle…
Buket ELBEYOĞLU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder